neseli-fen-mat

Öğrencilerime ve sınava giren tüm çocuklara geçmiş olsun.Öğretmen arkadaşlarım emeğinize sağlık. Önce önlerinde duran kırmızı bardağı göremeyecek kadar stres yüklendi.Ardından sınav geldi.Elbette hepsini doğru cevaplayanlar oldu.Ancak ya o kırmızı bardağı göremeyenler? Süreci değerlendirecek olursak; yine her gün farklı bir haber yapacak diye ardı ardına yayınlanan teog makaleleri,nasıl seçim  yapacağına bir türlü karar veremeyen özel okul haberleri ve tabi birde Meb'in kafa karıştırıcı değişiklikleri.Her yeni güne uyanan ebeveyn haberi duyuyor, çocukla paylaşıyor,kritik yapıyor.Çocuk aslında sürecin tam ortasında, ama yolun sonundan habersiz olduğu için  tedirgin dinliyor,tedirgin çalışıyor.Zaten yaptığı her harekete olumlu ya da olumsuz bir yorum alan çocuğun stres yapmaması ,tedirgin olmaması mümkün değil.Sonuç evet o kırmızı bardak yine bildiklerini yanlış yapanlar,yine dikkat hataları,işlem hataları... Peki sorular nasıldı? Matematik soruları geçmiş yıllarda yapılan sbs

Bu son günlerde bu şikayetlerde bulunmayan yoktur. Bir gün bakıyoruz, hava Şubat soğuğunda, donuyoruz. Çok uzun zaman değil, ertesi gün yanıyoruz. Zannedersin Ağustos sıcağı. Neden mi? Tanıştırayım; küresel ısınma... Dünya yüzeyinde  yıl boyunca ölçülen sıcaklık değerlerinde gözlenen artışa küresel ısınma diyoruz. Üstelik bu artış yapılan ölçümler sonucu sadece karada değil, deniz ve hava sıcaklığında da gözleniyor. Bu noktada insanın aklına gelen öncelikli soru; Dünya neden sürekli yükselen bir ısınma yaşıyor? Yapılan araştırmalara göre küresel ısınmanın öncelikli nedenleri atmosfere salınan karbondioksit gazı başta olmak üzere kloroflourkarbon gazı, metan, azotoksitleri, ozon ve su buharı gibi gazlardır. Dünyaya gelen güneş ışınlarının yerküreden yansıyarak tekrar uzaya dönmesi gerekirken, Karbondioksit (CO2)  gibi zararlı etkili gazlar tarafından bu ışınlar engellenip soğurularak yerkürenin fazlaca ısınmasına neden olur. Bu yüzden bu duruma sera etkisi diyoruz. Bu

 eminönü iskelesi  Galata Manzarası  Karaköy'ün ardına saklanmış Galata Kulesi  Silüet Fotoğrafı Eminönü Yeni Cami Canan Han Kocaata

SINAVLA öğrenci alan özel okulların başvuruları sona erdi. Milli Eğitim Bakanlığı, yönetmelik hazırlayıp kendilerine sunan 396 okulun 83’ünün başvurusunu onayladı, 313’ünü yeniden düzenlenmek üzere iade etti. Amerikan Robert Lisesi ve Fransız Okulları’nın kurum yönetmelikleri henüz onaylanmadı, İzmir,Üsküdar ve Tarsus Amerikan Lisesi ile Avusturya Lisesi ve İtalyan Lisesi’nin yönetmelikleri Bakanlık tarafından ilk başvuruda onaylandı. MEB Özel Öğretim Kurumları Genel Müdürü Ömer Faruk Yelkenci, konuyla ilgili şunları söyledi: ”Dernekler ve okullarımızla birlikte kurum yönetmeliklerini yerleştirme ve nakillerle ilgili yeniden düzenlemeler başladı. İsteyen okul, YEP (Yerleştirme Puanı), isteyen 4 ders, isteyen tek dersten notları değerlendirerek öğrenci alabilecek. Yönetmelik taslaklarını aralık ayı sonuna kadar hazırlayıp gönderdiler. İade ettiklerimiz de ikinci sınava kadar işlemlerini tamamlamak zorunda. Her kurumun yönetmeliğini incelemek üzere bir ekip kurduk. Kur

Sabırsızlıkla beklenen 5 nisan yds sonuçları açıklandı. Aşağıdaki linkten sorgulayabilirsiniz. https://sonuc.osym.gov.tr/Sorgu.aspx?SonucID=2817

Meb'in sayfasında konuya dair bilgilendirme yapılmıştır. Aşağıdaki linki tıklayarak ulaşabilirsiniz. http://abdigm.meb.gov.tr/www/yabanci-hukumet-burslari/icerik/246

                                                                Canan Han KOCAATA

Koskoca bahar geçti bir lale çekmedik demeyiz artık :) Canan Han Kocaata

Türkiye'de insan hayatı bu kadar ucuzken,herşey gelişigüzel yapılıyorken bu risk alınır mı? 3 dakikada Akkuyu Uranyum Santrali hakkında bilinmeyen 25 gerçek. [...] Bu şartlarda razı olur muydunuz? Bugün temeli atıldı bu projenin. * Mersin Akkuyu, bir fay hattı üzerinde bulunuyor. * Santrali yapan şirket Çernobil’in sorumlu şirketi: Rosatom. * ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) Raporu sahte imzayla sunuldu, kısa sürede okunmadan kabul edildi. * Santralin Rus payı %51’nin altına düşmeyecek. Türkiye'nin santrali değil yani. * Dünyada en ucuz teklifi veren alır + Yap İşlet Sahiplen modeliyle kurulan tek santral. İşletim sırasında maliyetten kısılacak. * Dünyada daha önce denenmemiş bir reaktör modeli kullanılıyor. * Türkiye’nin Rusları denetleyebilecek ya da kalite kriteri koşabilecek kapasitede elemanı yok. Ancak "en güvenlisi olacak" gibi açıklamalar duyuluyor. * Ruslara 12.5 cent’ten 15 yıl (yani 70-80 milyar dolar) alım garantisi verildi. Dolar her geçen gün artı

Kız gibi yapmanın güçsüzlükle değil,sevgiyle ilişkilendirildiği bir dünya için...

Teog öncesi meb in bilgilendirmelerinden haberdar olmak isteyenler aşağıdaki linkleri tıklayarak okuyabilirler.  http://orgm.meb.gov.tr/meb_iys_dosyalar/2015_04/13042910_klavuz.pdf

CANNONBALL AĞACI Top mermisine benzeyen meyveleriyle ilgi çeken bir ağaç türüdür. Anavatanı Güney Amerika olan bu ağacın meyveleri oldukça sert  ve büyüktür. Bu meyveler antibiyotik, antifungal ve antiseptik olarak kullanılıyor.  Cannonball ağacının çiçekleri de ilgi çekici, meyveler gibi büyük fakat; meyvelere göre oldukça renklilerdir. BAOBAB AĞACI Yeryüzünün en geniş gövdeli ağaçlarındandır. Uzun ömürlüdür. Yılın büyük kısmını yapraklarını dökmüş olarak geçirir. Kabukları oldukça kalındır ve bunlardan dayanıklı halatlar yapılmaktadır. Bir Madagaskar rivayetine göre;bir gün bu ağacın kibirinden sıkılan tanrı onu cezalandırmak için ağacı sökmüş ve ters çevirmiş. Ağaç bu yüzden uzaktan bakılınca sanki kökleri tepedeymiş gibi gözüküyormuş. ORMAN GÜLÜ AĞACI Gösterişli çiçeklere sahiptirler. Türkiye'de de Karadeniz bölgesinin bol yağış alan dağlık kısımlarında bulunmaktadır. Gövdeleri bazılarında çalı, bazılarında da büyük ağaçtır. JAK

                 Sadece Pisagor bilmeniz size çok şey kazandırabilir :)

Baharı yaşadığımız bu günlerde istedim ki sizlerle dünyanın en ilginç ağaç türlerini keşfedip, görsel bir şölen yaşayalım. GÖKKUŞAĞI OKALİPTÜSÜ Rengarenk gövdesiyle daha çok süs amacıyla yetiştiriliyorlar. Kuzey Yarımküre'de görülen tek okaliptüs türüdür. Zamanla kabuğu soyularak dökülür.           MELEK MEŞE AĞACI Yükseklik olarak çok büyümemektedir, ancak dallarının yayıldığı alan çok geniştir. Ağacın dalları yerden aldığı destekle tutuluyor. SEKOYA AĞACI Dünyanın en büyük ağaç türleridir.  Yükseklikleri 120 metreye, çapları 7 metreye ulaşabiliyor. Anavatanı Kuzey Amerika'dır        ATEŞ AĞACI Madagaskar'da doğal olarak yetişiyor. Sıcak iklimlerde yetişen, soğuğu sevmeyen bir türdür. Çok iyi gölge oluşturuyor, süs amaçlı kullanılıyor. MOR SALKIM AĞACI Sarınıcı bir gövdeye sahiptirler. Bahar aylarında tam bir görsel şölen yaratırlar. Ta

29-30 nisan tarihlerinde yapılması planlanan merkezi sınava sadece iki hafta kaldı. meb kazanım testleri yayınlamaya devam ediyor.Kazanım testlerinin ne olduğunu bilmeyenler için küçük bir hatırlatma yapalım. Teog da sorumlu olunan derslere ait, konu dağılımlarına göre oluşturulan testlerin genel adı. Teog'a girecek olan tüm öğrencilere sınavdan önce bunları tekrar çözmelerini tavsiye ediyorum.En azından sorumlu oldukları konuların sınırlarını görmeleri adına.Şimdiden başarılar diliyorum.Emeğinizin karşılığını almanız dileğiyle... Canan Han KOCAATA

Meb in her hafta yayınladığı kazanım testlerine bu linkten ulaşabilirsiniz. http://odsgm.meb.gov.tr/test/Default.aspx?id=11416

Uzun süre suda kalan ellerinizin bir süre sonra buruştuğunu fark etmişsinizdir. Aslında bu durum sadece ellerimizde değil, uzun süre suda kalan ayaklarımızda da gerçekleşir.  Peki derimiz neden buruşur? Derimizin suda buruşmasının nedeni tabii ki suda ütüsünün bozulmasından değildir. Bu sadece derimizin yoğunluk farkından dolayı suyu deri altına geçirmesidir. Osmoz  olarak da adlandırılan bu olayda su çok yoğun ortamdan, az yoğun ortama (vücuda) doğru geçiş yapar. Bu esnada deri suyun geçiş yaptığı deri altındaki alanı genişletmek için büyür (genleşir) ve dolayısıyla yapısında bükülmeler, buruşukluk dediğimiz yapılar oluşur.  Ama korkmayın! Bu durum uzun sürmez, sudan uzaklaşıp, kurulanmanız ve bir süre beklemeniz yeterli. Deri altına geçiş yapan su buharlaştığında deri eski haline geri gelecektir. "Peki suda neden sadece ayaklarımız ve ellerimiz buruşur?" diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Bildiğiniz üzere insan vücudu kıllarla kaplıdır; bazı bölgelerde uzun, bazı

Böceklerin hayat döngülerini merak edenlere... İyi seyirler

Bugün sizlerle öğrencilerimin yaptığı tohum çimlendirme çalışmalarını paylaşmak istedim. Aslında hemen hemen herkes, hayatında en az bir kere tohumu ıslak pamuklar arasına koyup çimlendirme deneyini yapmıştır. Gelin bugün sizlerle çimlenmeyi gerçekleştiren tohumun bilinmeyenlerini de konuşalım. Tohum, çiçekli bitkilerde döllenme sonucu oluşan zigotun gelişerek oluşturduğu bir yapıdır. Tohum aslında çimlenme aşamasıyla yeni bitki oluşturana kadar UYKU halinde olan CANLI bir yapı dır. Şimdi diyeceksiniz ki "Madem canlı, nasıl besleniyor da canlılığını sürdürüyor? Daha yaprakları bile yok ki tohumun, fotosentez yapsın. ". Bunu cevaplandırabilmek için tohumun yapısını biraz incelememiz gerekecek. Tohum, genel olarak da üç farklı yapıdan oluşmaktadır: bunlardan birincisi kabuk tur. Kabuk , tohumu çepeçevre sararak içerisindeki özel yapıları koruyan ve su kaybını önleyen bir yapıdır . Tohumu oluşturan diğer yapılar da  besin dokusu ve bitki embriyosu dur. Bit

Bu sözleri söyleyen ünlü filozof Konfüçyüs. Acaba anlatmaya çalıştığı neydi diye araştırırken, karşıma  Edgar Dale'nin yaşantı konisi çıktı, bir de bu eğlenceli görsel. Günlük yaşamda birçok bilgiyi bazen okuyarak, bazen tartışarak, bazen de başkasından dinleyerek kullanmaya çalışıyoruz. Peki bu kullandığımız bilgileri daha sonra ne kadar hatırlıyoruz?  Gelin görseli inceleyerek, beraber neyi ne kadar hatırladığımızı öğrenelim.   Bir kitabı okuduğumuzda , bilgilerin sadece %10 'unu hatırlıyoruz. Bir kitabı başkasından dinlediğimizde , bilgilerin %20 'sini hatırlıyoruz. Bir kitaptaki görselleri n ise ancak %30 'unu hatırlıyoruz. Peki tek bir duyu organı yerine, bir kaç duyumuzu birlikte kullansak... Örneğin sınıfta hem öğretmenimizi dinliyoruz , hem de konuyu görsellerinden inceliyoruz , hatırlama oranımız bir anda %50 'ye çıkıyor. Bu noktada öğretmen arkadaşların dersi görsellerle zenginleştirmesinin, öğrenmenin gerçekleşmesi adına çok önemli b

Okullarda, marketlerde, alışveriş merkezlerinde, kafelerde... Artık her köşe başında rastlıyoruz geri dönüşüm kutularına. Peki ne demek geri dönüşüm? Günlük yaşamda kullandığımız birçok malzemenin çeşitli işlemlerinden geçirilerek tekrar hammadde olarak imalat sürecine kazandırılmasına geri dönüşüm diyoruz.   Neden geri dönüştürüyoruz? Birçoğumuz bu sorunun cevabını bilemeden, belki de hiç sorgulamadan atıverir elindeki kompoziti, kağıdı dönüşüm kutusuna. Sorsan nedenini sorgulamadan "öğretmenim bana kağıtları çöpe atma dedi" der. Hadi bugün sorumuzun cevabını birlikte öğrenelim. Tükettiğimiz maddelerin geri dönüşüme kazandırılmasıyla öncelikle hammadde ihtiyacımızı azaltmış oluruz . Böylece doğal dengeyi bozmadan hammadde ihtiyacımızı karşılarız. Geri dönüştürülebilen malzemelerden tekrar hammadde elde edilmesiyle büyük ölçüde enerji tasarrufu da  sağlamış oluruz . Örneğin kaynaklara göre, geri dönüşümle alüminyumun kullanılması, alüminyumun sıfırdan üretilm